İZMİR’İN GİZLİ GÜZELLİKLERİ

SU UÇURAN (SU UÇAN) ŞELALESİ

Su Uçuran Şelalesi, bazı kaynaklara göre Su Uçtu şelalesi olarak da adlandırılmıştır. Yeri Aliağa Karakuzu Köyü, Menemen Çukur Köy ve Manisa Türkmen Köyü üçgeninde yer almaktadır. Bulunduğu bu konumdan dolayı da kendisini sahiplenmesi gerekenler tarafından yetki karmaşasına sebep olmaktadır. Kısaca adeta kaderine terk edilmiş sahibi olmayan, tanıtımı yapılmayan hatta bir tabelası dahi olmayan İzmir’in ya da Manisa’nın gizli kalmış güzelliklerinden biridir. Tüm bu olumsuz koşullara rağmen birçok blogta bahsedilmekte ve doğa sporları ile ilgili kuruluşların gezi rotalarında yer almaktadır. Hatta hafta sonları günü birlik piknikçilerin uğrak yeri haline gelmiştir. Tabii ki piknikçilerin, artıklarını her piknik alanında olduğu gibi olduğu haliyle bırakmış olduklarını gördüğümde çok üzüldüm. Güzelliklere olan utancımdan bir türlü elim bu çirkinlikleri görüntülemek için deklanşöre gitmedi. Tüm dikkatimi bu gizli kalmış doğa harikasına verdim. 30 Ağustos 2015

Nasıl gidilir

Yukarıda da bahsettiğim gibi şelale; Aliağa, Menemen ve Türkmen Köyü üçgeninde. Haritalar için aşağıdaki bağlantıları kullanabilirsiniz.
Araştırmalarıma göre araçla gitmek için en uygun güzergahın Aliağa üzerinden olduğu tavsiye edilmekteydi. Aliağa Devlet Hastahanesi önünden veya biraz geçtikten sağa Güzel Hisar Caddesi’ne dönüp doğru devam ettiğinizde yaklaşık 15 km sonra Karakuzu Köyü’ne ulaşılıyor. Yol boyunca bir süre Güzelhisar Barajı’nın manzarası size eşlik ediyor. Hatta arzu ederseniz uygun bir yerde mola verip bu doyumsuz güzelliği seyredebilirsiniz ya da merakınız varsa fotoğraflayabilirsiniz

Bu ara Karakuzu Köyü’ne varmadan önce Güzel Hasanlar Köyü çocuk parkı! Gerçekten görülmeye değer.

Karakuzu köyünde güler yüzlü, her birinin size içtenlikle hoş geldiniz diyen insanların bulunduğu köy kahvesinde de kısa bir mola vermeyi unutmayın.
Karakuzu Köyü’nden Manisa yönünü gösteren güzergahı takip ederek yaklaşık 5 km sonra Otmanlar Köyü’nden geçiyorsunuz. Yaklaşık 2 km sonra da bir yol ayrımı çıkıyor. Sağdan devam etmeniz gerekiyor. Bu yola çıktığınızda aşağıda Türkmen Köyü görünmeye başlıyor. Köye gelmeden hemen önce özel bir şirkete ait Bazalt madeni levhasını göreceksiniz, bazı yol tariflerinde taş ocağı olarak geçmekte. İşte takip edilmesi gereken yol bu. Bundan sonra şelaleye yaklaşık 4 km daha var. Araçla ya da yaya gitmek size kalmış. Yolun çok iyi olduğu söylenemez. Yol daha çok taşlık. Kurak mevsimde şansınızı deneyebilirsiniz fakat yağmurlu havalarda emin değilim. Yola saptıktan yaklaşık 500 metre sonra büyük bir ağacın gölgesinde ki su başında bir mola daha verip kurbağların sesini dinleyebilirsiniz.

Madeni geçtikten sonra Güzel Hisar Barajını da besleyen dere kenarına ulaşılıyor. İşte bundan sonrası her şey sizin yön duygunuza bağlı. Maalesef yukarıda da bahsettiğim gibi hiç yönlendirme levhası yok. Aracınız park ettikten sonra dereye ilk ulaştığınız noktadan karşıya geçip 3-5 dakikalık bir patika yolunu takip etmeniz gerekiyor. Geniş bir alana geldiğinizde, zaten şelale uzaktan görünmeye başlıyor. Doğruca karşı taraftaki çalılıkların içinden geçerseniz yüksekliği yaklaşık 10 metre daha küçük olan ilk şelaleye ulaşıyorsunuz. Ağustos ayında böyleyse, yağmur sonrası nasıl olacağını siz hayal edin.

İşte asıl macera bundan sonra başlıyor. Su Uçuran’a ulaşmak için ciddi bir patika tırmanışı gerekiyor. Dikkat edilmesi gerekenler; öncelikle yalnız gitmemeniz. Cep telefonu sinyali yok. Yanınızda da yeterince su bulundurun ve en önemlisi ayağınızda tabanı dişli bir yürüyüş ayakkabısı bulunması ve her iki elinizin de boş olması, yani eşyalarınız için bir sırt çantası bulunmasında fayda var.
Küçük şelaleden sonra düzlüğe geri gidip sol taraftaki patikadan dere boyunca tırmanmaya başlayın. Eğer şanslı iseniz ağaçlara ve çalılıklara bağlanmış naylon poşet parçaları ve suyun sesi size yol gösterici olacaktır. Yaklaşık 20 dakikalık bir tırmanıştan sonra şelalenin sesi ben buradayım diyor. İşte karşınızda neredeyse 45 metreden dökülen Su Uçuran Şelalesi. Tüm yorgunluğunuza ve çektiğiniz onca eziyete değiyor. Doya doya keyfini çıkarın. Ben şelaleye ulaştığımda kaya tırmanışı yapan bir grup şelaleden ayrılıyordu. Bu aktiviteyi fotoğraf makinemle ölümsüzleştirmeye çok isterdim. Eğer gerçekten fotoğraf çekmek amacıyla gitmek istiyorsanız, öğleden sonra gitmenizi tavsiye ederim. Öğleden önce güneş tam karşıdan geldiğinden her ne kadar farklı kompozisyonlar olsa da ters ışıktan dolayı istediğiniz her açıdan fotoğrafları çekemeyebilirsiniz.

Bir sonraki gezi notlarımda görüşmek dileğiyle. Yolunuz açık ışığınız bol olsun.